küresel ısınma

New York Üniversitesi Politika Enstitüsü tarafından farklı ülkelerde yaşayan ve iklim değişikliği alanında uzman 738 ekonomistle yapılan anketin sonuçları, “İklim Değişikliğinde Ekonomik Fikir Birliği” başlıklı çalışmayla açıklandı. Ekonomistlerin iklim değişikliğinin maliyetlerine ilişkin endişeleri 2015’te gerçekleştirilen son anketten sonra artış gösterdi.

Küresel ölçekte yapılan anket, iklim değişikliğiyle mücadele etmenin faydalarının, maliyetlerine kıyasla daha fazla olduğunu ortaya koyuyor.

Dünyanın dört bir yanından iklim değişikliği konusunda uzman ekonomistin katılımıyla gerçekleştirilen uluslararası anket çalışması, küresel ısınmanın maliyetinin trilyonlarca dolara ulaşacağını ve harekete geçilmediği durumdaki maliyetlerin, emisyonları hızla azaltmanın maliyetinden daha yüksek olacağını ortaya koyuyor. New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yer alan Politika Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen anket, ekonomistlerin iklim değişikliği sebebiyle ülkeler arasında ve içindeki eşitsizliklerin artacağına dair endişelerini de dile getiriyor.

BUGÜNE KADARKİ EN KAPSAMLI ANKET

Enstitü’nün iklim değişikliği ekonomisi kapsamında yürüttüğü araştırmaya katılım daveti, en üst düzey akademik dergilerde iklim değişikliğiyle ilgili yayın yapmış tüm ekonomistlere gönderildi. 738 ekonomistin katıldığı anketin, bu alanda çalışan ekonomistlerin iklim değişikliği konusundaki görüşlerine yer verdiği bugüne kadarki en kapsamlı anket olduğu belirtiliyor.

Enstitü’nün strateji direktörlüğünü yapan ve araştırmanın yazarları arasında yer alan Derek Sylvan, “Ekonomistlerin büyük çoğunluğu hızlı emisyon azaltımını destekliyor ve temel teknolojilerin maliyetlerindeki süregelen düşüş konusunda iyimserler. Bu uzmanlar arasında, mevcut durumu korumanın büyük ölçekli enerji dönüşümünden çok daha maliyetli olacağı konusunda net bir fikir birliği bulunuyor” diyor.

Ekonomistlerin iklim değişikliğinin maliyetlerine ilişkin endişeleri, Enstitü’nün 2015 yılında gerçekleştirdiği son anketten bu yana artış gösteriyor. Bu ekonomistlerin yaklaşık dörtte üçü (%74), emisyonları azaltmak için “acil ve etkili” şekilde harekete geçmenin gerekli olduğunu öne sürüyor. Bu rakam 2015 yılında 2015’de %50 seviyesindeydi. Araştırmada yer alan ekonomistlerin %98’i etkili şekilde veya “birtakım eylemlerle” harekete geçilmesi gerektiğine inanıyor.

“EKONOMİK BEKLENTİLERDE KALICI DÜŞÜŞE NEDEN OLUR”

karbon emisyonu

Enstitü’nün ekonomi direktörü olan ve raporun yazarları arasında yer alan Peter Howard, “Kariyerlerini ekonomilerimizi incelemeye adamış insanlar, iklim değişikliğinin maliyeti ve potansiyel yıkıcı etkileri konusunda fikir birliğinde. Bu bulgular, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında acilen harekete geçmenin ekonomik getirilerini net olarak gözler önüne seriyor” diyor.

Fosil yakıtların sonlandırılması gibi iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında atılacak adımları geciktirmenin veya önlemenin temel nedenini maliyet oluşturuyor. Ancak araştırmada sunulan kanıtların önemli bölümü, hızla harekete geçilmesi gerekliliğine işaret ediyor. Ankette iklim değişikliği sebebiyle oluşması öngörülen ekonomik zararın, senaryoların birçoğunda 2025 yılına kadar yılda 1,7 trilyon dolara, 2075’e kadar ise yılda yaklaşık 30 trilyon dolara (GSYİH’nin %5’i veya daha fazlası) ulaşacağı konusunda görüş birliği bulunuyor.

Ankette yer alan katılımcıların % 76’sı, iklim değişikliğinin belirli yıllarda ekonomik zarar yaratmasının yanı sıra, küresel ekonominin büyüme oranına da zarar vereceğini öngörüyor. Bu durum emisyonların azaltılması için hızla harekete geçmediğimiz durumda, ekonomik beklentilerde kalıcı bir düşüş görüleceği anlamına geliyor.

GÜNEŞ VE RÜZGARDA ÜRETİM MALİYETİNİN DÜŞMESİ OLUMLU

Buna karşın, güneş ve rüzgâr enerjisi üretim maliyetlerinin düşmesi, emisyon azaltımı maliyetinde hızlı bir düşüşe yol açtı. Araştırmaya katılan ekonomistlerin % 65’i diğer temiz teknolojilerde de maliyetlerin benzer şekilde düşeceğini öngörüyor.

rüzgar ve güneş kurulum maliyeti

İklim değişikliğiyle mücadelenin maliyet ve faydalarına yönelik çarpıcı öngörüler, genellikle ekonomik modellere dayanıyor. Ancak bu modeller, birçok saygın ekonomist tarafından, iklim değişikliğinin etkilerinin tamamının hesaba katılmaması sebebiyle eleştiriliyor. Günümüzde Biden yönetimi, ABD hükümeti tarafından kullanılan iklim değişikliğinin etkilerine yönelik modellemeyi yeniden gözden geçiriyor; bu çalışmasının sonuçları modellemede iyileştirmeler sağlayabilir.

Anketin önemli bir başka bulgusunu, iklim değişikliğinin ülkeler arasında yarattığı eşitsizliklerin yanı sıra, ülkelerin kendi içinde eşitsizliği artırmasına yönelik öngörüler oluşturuyor.

Gelişmekte olan ülkeler, iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele etmek için daha az finansal kaynağa sahip. Mevcut araştırmalar aynı zamanda bu ülkelerin, atmosferin ısınması sonucu oluşacak şiddetli etkilere orantısız şekilde maruz kaldıklarını gösteriyor. Ankete katılanların %89’u, iklim değişikliğinin etkilerinin küresel eşitsizlik nedeniyle “muhtemelen” artacağını veya “kuvvetle muhtemel” artacağını belirtiyor.

2050’YE KADAR NET SIFIR EMİSYON İÇİN GENİŞ DESTEK

Bu ek olarak, ankete katılanların %70’i, iklim değişikliğinin birçok ülkede eşitsizliği artıracağını ve ülke nüfusunun en yoksul üçte birlik kesimiyle en zengin üçte birlik kesimi arasındaki farkın artacağını öngörüyor.

Araştırmaya katılan ekonomistlerin üçte ikisi, yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşmanın getirdiği faydaların, bu hedefe ulaşmak için gerekli olan maliyetten daha fazla olacağını dile getiriyor.  Katılımcıların yalnızca %12’si bu yargıya katılmıyor. Bu iddialı net sıfır emisyon hedefi, sıcaklık artışlarını 1,5 °C  ila 2°C arasında sınırlandırmayı amaçlayan Paris Anlaşması’nın hedefleriyle uyumluluk gösteriyor.

Bu yazı ilginizi çektiyse Küresel ısınma hedefi için 29 trilyon dolar yatırım gerekiyor yazısı da ilginizi çekebilir.

Bir Cevap Bırakın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.